Kozmik Enerji ile Geleneksel Batı Tıbbı Arasındaki Farklar Sesli dinlemek için tıklayın

Sayfayı ziyaret eden kişi sayısı

753

Batı tıpının yaklaşımı hâlihazırda hastalıklı insanların yardım talebi üzerine yardım etmektir. Doğu tıpının ise yaklaşımı tamamen farklıdır. Eski zamanlardan beri doğudaki insanlar herkesin sağlık, kader ve potansiyelini keşfetmek ve bunları geliştirmek için terapiye ihtiyaç duyduğuna inandı.

20. yüzyılın en büyük psikologlarından bazıları Carl Gustav Jung ve Abraham Maslow aynı görüşe bağlı kaldı. Jung, herkesin içsel evrime ve yaşamın gerçek anlamını anlamaya acil olarak ihtiyacı olduğuna inanıyordu. Ayrıca, bu ihtiyaç karşılanmadığında, farklı duygusal ve psikolojik sorunların ortaya çıkabileceğine inanıyordu. Abraham Maslow, kendini gerçekleştirmeyi başaran insanların, kendisiyle ve başkalarıyla uyum içinde yaşarken, gerçeklik algılarında daha yaratıcı ve net olduğunu keşfetti.

Kozmik Enerji, doğu geleneklerine dayanmaktadır. Bu yöntemle çalışmaya karar verirseniz, yalnızca karaciğer veya böbrekler gibi bireysel organları tedaviye yardımcı olmadığını veya yalnızca bir sorunu çözmediğini bilmelisiniz. Kozmik Enerji yöntemi, insanın sağlığı ve kaderi birbiriyle ilişkili olduğundan, hem fiziksel hem de ruhsal olan tüm sorunları ile bütün olarak insanın iyileşmesine yardımcı olur. Uygulamalar sonucunda hem sağlık hem de kader aynı anda gelişir. Kozmik Enerji uygulamasına gelmenizde sizi neyin motive ettiği önemli değildir, çünkü yaşamdaki fiziksel, duygusal ve ruhsal zorluklarınızı aşamalı olarak iyileştireceksiniz. Genel olarak sağlık ve yaşam birbirine bağlıdır. Modern tıp krizinin temel nedenlerinden biri, doktorların ayrı organ ve sistemleri tedavi etmeye, insan vücudunu ayrı parçalara bölmeye ve fiziksel bedeni psişik yaşamdan ve ruhtan koparmaya çalışmalarıdır.

Eski doktorların bize insanın sadece bir kemik, kas ve organ kümesi değil, tek bir bütün olduğunu söylediklerini unuttuk. Yani zihin ve beden birbirleri ile bağlantılıdır. Sık sık, “Belirli bir hastalığı tedavi etmek mümkün mü?” Veya “Sadece refahımı artırmak istiyorum” gibi sorularla karşılaşıyoruz. Bu tür bir yaklaşım sınırlıdır ve sadece yüzeyde yatan sorunları geçici olarak giderir. Acı veren duygular veya hastalıklar gibi her belirti İnsan Varlığı denilen sistemin sinyalleridir. Yardım için ağladıklarını düşünebiliriz. Belirtiyi kaldırarak, sadece sistemimizin talebini göz ardı etmiyoruz, bunun yerine gerçek sorunu görünmez bırakarak hala var olan çığlığı susturuyoruz. Bu yaklaşımla sistemimizde hiçbir şey değişmez ve er ya da geç, tekrar “ağlar”. Yardım için bir savunma olarak bilincimizin kapısını çalmayı deneyebiliriz, ancak bunun yerine aynı problem veya rahatsızlık olarak kendini gösterecektir, aynı zamanda farklı bir biçimde de görünebilir.

Birisi bir zamanlar benzini biten bir araba ile bir hastalığın semptomlarının giderilmesini karşılaştırmış. Otomobil sürücüye bir sinyal veriyor: ampul yanıp sönüyor ve gaz göstergesi sıfıra yaklaşıyor. Sürücü, göstergeyi kapatarak “semptomu” ortadan kaldırıyor, çünkü kendisini rahatsız etmesini istemiyor, ancak araç kendi kendine benzini dolduramaz öyle değili mi? Benzin biter ve araç sonunda durur. Bu nedenle uygulayıcı ve danışan yalnızca bir semptomu veya bir hastalığı değil, sorunun gerçek nedenini de tedavisine yardım etmelidir. Danışanın nasıl bir hastalığı olursa olsun, uygulayıcı her problemi kökünden ve insanı da bir bütün olarak ele almalıdır.

Sevgiyle.

Derleyen & Çeviren

Mehmet Levent Ünal, Bengisu Ersoy

UYARI: İşbu blog içerisinde yer alan bilgi ve uygulama teknikleri tedavi amacı taşımamaktadır. Söz konusu bilgiler bu tekniği öğrenmek için eğitime katılan katılımcıyı bilgilendirmek amaçlı olup sağlık hizmeti niteliğinde değildir.Verilen bilgiler hiçbir şekilde tanı ve tedavi amaçlı kullanılmamalıdır. Tanı ve tedavi mutlaka doktor tarafından yapılması gereken ciddi bir işlemdir.
Her türlü hastalık ve benzeri tedavi gerektiren sorunlarınız için dokturunuza danışınız.