Olduğu Gibi Kabul Etmek
20 Şubat 2023
Sesli dinlemek için tıklayın

Sayfayı ziyaret eden kişi sayısı

2248

"Olduğu gibi kabul etmek" ne anlama geliyor gerçekten? Bu söz, kendini tanıma yolunun anahtar terimlerinden biridir. Olduğu gibi kabul etmek; herhangi bir şeyin veya birisinin olduğu gibi olmasına izin vererek onu değerlendirmeye, birileri ile karşılaştırmaya, üzerinde baskı kurmaya, görmezden gelmeye, inkar etmeye, değersizleştirmeye ve değiştirmeye çalışmamak anlamına gelir.

Olduğumuz gibi olmak, doğuştan getirdiğimiz en değerli insan yeteneğidir. 

Her şeyi olduğu gibi kabul etmek, kabulün [teslimiyetin] farkındalığını niteler. Bunu yapabilmek zihin tarafından değil, saf bilinç [bilinçdışı] tarafından gerçekleştirilir. Zihin olduğu gibi kabul edemez, yalnızca algıladığı şeyle ilgi değerlendirmeler yapar, karşılaştırır, reddeder, değersizleştirir… Zihin aktivitesi, yani ego, bunlarla kendini ortaya çıkarır, bunu fark etmek ruhsal gelişim için faydalı olacaktır. Bir şeyi olduğu gibi görmek ve kabul etmek için öncesinde herhangi bir görüşe ve tutuma sahip olmadan onunla ilgilenmeniz gerekir.

Algınız saftır, gözlemler, inançlar, arzularlar ile gölgelenmez. Saflık ve farkındalığın ta kendisi sizsiniz. 

Olduğu gibi kabul etmek, "bir bitkiye dönüşmek" ve hayatınızın geri kalanını lotus pozisyonunda sessizce oturarak hiçbir şeye tepki vermemek değildir. Olduğu gibi kabul etmek şu anlama gelir: şu anda tam olarak neler olduğunu algılamak, onun varlığını kabul etmek, mümkünse bir şeyler yapmak, bu dünyadaki yaşam için önemli olan rasyonaliteden ileri hareket etmektir…

Diyelim ki yolun karşısına geçeceksiniz ancak bir araba geliyor ve elbette hızı sizden daha fazla. Bu durumu fark ettiniz, yani aslında gerçekliği olduğu gibi kabul ettiniz ve hareketinizi hızlandırarak araba gelmeden yolun karşısına geçmeyi başardınız. İşte bu kadar, herhangi bir sorun kalmadı, yolun karşısındasınız. Sonu gelmeyen düşüncelere dalmadınız… Bu durum kişiye en uygun olan durumdur. 

Düşünce süreçlerini gözlemleyebiliyorsanız, onları oldukları gibi kabul edebilir, burada ve şimdi anı yaşayabilirsiniz. Zihnin faaliyetini ne kadar uzun süre gözlemlerseniz, onu olduğu gibi kabul ederseniz ve dahil olmazsanız, şu anda o kadar uzun süre kalırsınız. Bunun tersi ise düşüncelere dahil olmak ve etrafta olup bitenlerin farkında olmamaktır. Katılım ve varoluş dereceleri ters orantılıdır: düşünce süreçlerine ne kadar çok katılım olursa, varoluş (anda kalma) o kadar az olur. Böylece; farkındalığın, burada ve şimdi var olmanın ve her şeyi olduğu gibi kabullenmenin, eşanlamlı terimler olduğunu görüyoruz.

Olduğu gibi kabul etmek zor mu geliyor?

Bir şeyi olduğu gibi kabul etmekte zorlanıyorsanız, onu reddediyorsunuz demektir, bu reddedişin farkında olun. Örneğin, başka bir kişiden rahatsızsanız, rahatsızlığınızın farkında olun, bu rahatsızlık hakkında bir şeyler yapmaya çalışmayın, sadece gözlemleyin ve farkında olun, ardından rahatsızlık ortadan kalkacaktır.

Peki bu neden olur?

Bu rahatsız olma durumunun farkında vardığınızda ondan kurtulursunuz, yani onun bir parçası olmayı bırakırsınız, artık bu durumun yalnızca gözlemcisisiniz. Bundan sonra diğer bir kişiyi olduğu gibi kabul etmekte herhangi bir sorun yaşamayacaksınız. Sadece deneyin. Ancak unutmayın, hayatınızın sonuna kadar onu olduğu gibi kabul edemeyebilirsiniz. 

Farkındalığınızı kaybettiğinizde, kabul etme eylemini de kaybedersiniz. Ancak artık bununla nasıl başa çıkacağınızı biliyorsunuz! Olayları ve kişileri oldukları gibi kabul etmemek egoyu besler ve zihinsel bir gerilim yaratır. Her şeyi olduğu gibi kabul edememe durumu sadece egoyu beslemekle kalmaz, aynı zamanda fiziksel gerginliği de artırma eğilimindedir. İnsanların olduğu gibi kabul etmediği her şey, daha sonralarda davranışlarını ve yaşamını kontrolsüz bir şekilde etkileyebilecek bir deneyim olarak birikir. 

Hâlâ geçmiş deneyimleri olduğu gibi kabul etmeyen insanlar, bu geçmiş deneyimin bakış açısı ile şimdiyi algılıyorlar. Hiçbir şeyin tesadüf olmadığını yeterince anladığınızda hayatın 'tatsız' taraflarını da kabul etmeniz daha kolay olacaktır. [bu bir süreçtir.] Örneğin ilk seviyede, dualite ile çalışırken bilinç ve bilinçaltının her köşesinden üzerinize düşen herhangi bir parça olduğunu kabul edersiniz. Onu olduğu gibi kabul ettiğinizde ise [bu enerji] 'dağılır' ve sizi etkilemeyi bırakır. Zihninizin sakinliği ve farkındalığınız ile yok olur, üzerinizdeki gücü kaybeder. Peki ne tür bir 'materyali' serbest bırakıyorsunuz? Bu; negatif düşünceler, duygular, rahatsızlık hissi, acı veren durumlar, geçmişten getirdiğiniz kesitler, yani zihninizde akümüle olmuş her şey olabilir. Ne yapmalısınız? Hiçbir şey! Sadece onu olduğu gibi kabul edin ve dışarı çıkmasına izin verin… 

Eğer onu serbest bırakırsanız ve baştaki gibi bir dualite ile çalışmaya devam edebilirseniz, dualitenin kutupları arasında akümüle olmuş her şeyi serbest bırakmış olursunuz, böylece sizi artık etkileyemez. İşte bu kadar basit. İlk seviyelerin başında, olduğu gibi kabul edebilme durumu oldukça zayıftır, elbette bu da dualitenin çalışma hızına da yansır. Üzerinde çalıştıkça bu yetenek gelişir, farkındalık artar, bu da aydınlanmaya giden yolu önemli ölçüde hızlandırır. Burada, hafızası sonuna kadar dolu olan bir bilgisayar benzetmesi yapabiliriz. Aynı anda birden fazla program çalıştırmaya devam ederseniz zamanla bilgisayarınızın yavaşladığını ve arızalandığını fark edeceksiniz. Bir de üstüne programın çalışmasına müdahale eden bir sürü virüs varsa, durum genellikle üzücüdür. Kabaca aynı şeyi insanın düşünce sistemine uyarlayabiliriz. Ortalama bir insanın zihinsel kapasitesinin yalnızca %5’ini kullandığı söylenir, geriye kalan %95’i ise biriken 'zihinsel çöp’  tarafından bloke edilir. Neyse ki bu blokajı kaldırabiliriz, burada yaptığımız şey de bu.

Bu durum bizi aydınlanmaya götürür. Uyarmalıyım ki serbest bıraktığınız 'materyal' genellikle ilk seviyelerde tatsız olacaktır. Bunlar sadece fiziksel rahatsızlıklar ve olumsuz duygular değil, aynı zamanda hoş olmayan düşüncelerdir. 

Egonuzun bir tezahürü olarak bir süre sonra kendi üzerinizde çalışmayı bırakmak isteyeceksiniz, bu durumda içiniz rahat olsun. Burada tavsiyem şu olacaktır; dualite ile çalışmaya başladıysanız, size sunulan her şeyi gözden geçirin. 

Son bir şey daha, bazı insanlar sıkılınca dururlar. Dualite ile çalışmak sıkıcı, ilgi çekici olmayan ve tembellik üzerine kurulmuş bir şey haline geldi, yani dualite bir nevi 'konu dışı' bir şey haline gelmiş oldu. Ancak unutmayın, bu da sizde bir dualite yaratmış oldu aslında. O yüzden bu durumun da olduğu gibi kabul edilmesi ve serbest bırakılması gerekiyor. 

Dualite ile çalışmayı bitirdikten sonra, rahatsız edici tezahürleri de olmayacaktır. 

Işık ve neşe burada! 

Derleyen & Çeviren
Mehmet Levent Ünal, Bengisu Ersoy

UYARI: İşbu blog içerisinde yer alan bilgi ve uygulama teknikleri tedavi amacı taşımamaktadır. Söz konusu bilgiler bu tekniği öğrenmek için eğitime katılan katılımcıyı bilgilendirmek amaçlı olup sağlık hizmeti niteliğinde değildir.Verilen bilgiler hiçbir şekilde tanı ve tedavi amaçlı kullanılmamalıdır. Tanı ve tedavi mutlaka doktor tarafından yapılması gereken ciddi bir işlemdir.
Her türlü hastalık ve benzeri tedavi gerektiren sorunlarınız için dokturunuza danışınız.